13 Nisan 2013 Cumartesi

Macera Asıl Şimdi Başlıyor..

Emir doğmadan önce kafamda hep planlar yaptım. Mayıs doğumlu Emir. Dedim ki kendi kendime doğum sonrası yaz, havalar güzel, sabah yürüyüşler yaparız, akşam yürüyüşler yaparız. Olmadı Emir'i uyutup bırakırım ben kaçarım zaman zaman. Spora giderim, gezerim azıcık...
Ama bunlar hayal olmaktan pek ileri gidemedi. Yani sabah yürüşleri yaptık tabii ama sadece birkaç kere, akşam yürüyüşlerinde Emir kucağımızda yorgunluktan pert döndük eve. Bırakıp çıkmak konusuna hiç girmiyorum zaten o hiç mümkün olmadı.
Benim oğlum çok şahsına münasır çıktı :) Alışılmışlıkları yıktı bizim gözümüzde. Bebek arabasına canı isterse oturdu, giderken oturduysa dönüşte kesin oturmadı, kucak istedi. Araba koltuğu keza öyle. Mama sandalyesinde yine durum paşa gönlüne kalmış..  Ama dedim ya şahsına münasır diye, 3 aylık fır fır dönüp 4 aylık emekleyip 5,5 aylık kendi kendine tutunup ayağa kalktı, 8 aylık bir eliyle tutunup çok rahat yürüyordu 10 aylık özgürlüğünü ilan etti.
Hal böyle olunca ben Emir'le dışarı çıkmaktan hep tırstım. Ne zaman 2'miz çıksak genellikle burnumdan geldi sonu. Bir elimle bebek arabası itip diğer kolumda Emir'i taşıyıp eve geldiğim zamanlar çok oldu. Bu yüzden yanımda hep biri olsun istedim. Ya Emir durmazsa ya ağlarsa ya şöyle ya böyle.

Sonra bir gün Altan'la dışardayken bizi bırakıp gitmesi gerekti. Ben çok bozuldum, nasıl Emir'le dönücektim ki? Bana dedi ki; "herkes mi arabayla geziyor, bu kadar abartmana gerek yok". O an çok kızdım ona. Sanki bilmiyor Emir'i, durmayınca neler olduğunu. Ama kızgınlık geçtikten sonra içten içe hakverdim ona ve ampul yandı sonunda. Evet arabamız olmasaydı, Altan bize bu kadar çok zaman ayıramasaydı o zaman ne olacaktı?
Topladım cesaretimi, önce kısa kısa yerlere gittik Emir'le. Planlarımı önceden kafamda yaptım ve çok dışına çıkmamaya çalıştım. Sanırım ilk zamanlar yaptığım hataları şimdi daha iyi anlıyorum.
Artık mutlaka Emir sabah uykusunu uyuyup uyandıktan sonra ve yemek yer yemez çıkıyorum dışarı. Böylece uyku problemi olmuyor ve tabii acıkma da. Eğer acıkırsa diye yanıma mutlaka alternatif yiyecekler alıyorum. Hatta her şeyden biraz alıyorum. Çorba, meyva ve yoğurt gibi. Baktım durup yedirecek yer yok kurtarıcımız sokak simidi. Emir de benim gibi çok seviyor simidi.
Tüm bu öğrenmişliklerin sonunda artık neresi olursa gidicem dedim kendi kendime. Trenle halama gittim mesela. Emir ilk kez trene binmiş olmanın verdiği şaşkınlıkla etrafına bakmaktan sıkılamadı bile :) Tabii tüm bu gezmelerimizi sling hug'ta yaptığımızı da söylemeliyim unutmadan. Zaten kucağımda :)

Çok sevdiğim bir arkadaşım doğum yaptı geçen hafta içi. Görmeye gitmeyi çok istiyordum ama hem Avrupa yakasındaydı hastane hem de Altan o gün Roma'ya gidecekti. Döndüğünde de bebiş evinin yolunu tutmuş olacaktı çoktan.
Bir cesaret kendim giderim dedim. Bir çılgınlık, bir macera yaşamak istedim sanırım Emir'le. Yaşadıkta.. Oğlumu 11 aylık nerdeyse tüm toplu taşıma araçlarıyla tanıştırdım o gün :) Dolmuşa bindik, vapura bindik, dönüşte beşiktaş-üsküdar motoruna ve hatta otobüse bile bindik. Ve bunların hepsini aynı gün yaptık. Çok mu yoruldum? evet :) Sırtımda çanta kucağımda hug'a bağlı Emir, arada yağan yağmur açan güneş derken günün sonunda kendimi harika hissettiğimi farkettim.
Evet 11 ay bekledim ama sonunda oğlumla istediğim noktadayız.

Dolmuşta, vapurda, otobüste hemen yakınlardakilerle arkadaş oldu. Gülücüker, konuşmalar hiç olmadı çığlıklarla kendini farkettirmeyi başardı. Yandaki fotoğrafta da vapurda karşı koltukta oturan kızlara gülüyor benim çapkın oğlum. Kucaklarına da gitmedi değil.

Hep böyle güler yüzlü, pozitif, insan ilişkileri güçlü ve sıcak kanlı olursun inşallah kuzum.

Daha çok gezeceğiz seninle. Bir sonraki durağımız İstinyePark. Godiva'nın etkinliği için Emir'le yine düşeceğiz yollara. Çikolataları o değil ben yiyeceğim tabii ki :)


3 Nisan 2013 Çarşamba

Aktivist'ten Merhaba

"İstanbul bize güzel" sloganıyla yeni bir dergi yayın hayatına başladı. Baharın gelişiyle, nisanın güzelliğiyle..
Ne istediğini bilen ve hayallerinin, tutkularının peşinden koşan iki güçlü kadının başarısı bu dergi.
Kimsenin ne dediğine bakmadan, canla başla uğraşıp, didinip hazırladıkları bir dergi...
İstanbul'da yaşayıp İstanbul'u yaşayamayanların dergisi Aktivist
Artık herkesin her şeyi elektronik ortamda yürüttüğü dünyamızın elektronik dergisi "Aktivist"
Aktivist

Bayiiye gidemedim, yok gittim kalmamış, alamadım, göremedim, unuttum gibi bahanelere hiç gerek olmadan, günün büyük kısmını bilgisayar başında geçiren herkesin kolaylıkla okuyabileceği bir dergi.

İçinde neler var...

Neler yok ki; Yeni çıkan kitaplar, vizyondaki filmler, tiyatrolar, yeni açılan mekanlar, röportajlar, astroloji, anne-bebek sayfaları, sağlık, sanat, sigorta, finans köşeleri ve daha birçoğu..
Benim de blogumun adında bir köşem var bu dergide. Anneliğimin ilk altı ayını yazdım, hamilelikten başlayarak.

http://www.aktivistanbul.com/edergi/#/62/

Herkese keyifli okumalar dilerim, umarım derginin hazırlanışındaki emekler değerini görür.


http://www.aktivistanbul.com/edergi
https://www.facebook.com/aktivistdergi
https://twitter.com/AktivistDergi